Psikolojik Manipülasyon, Tavsiye

Teknik 2 | Yağ Gibi Sıyrılın

Bugünkü başlığımız da her zamanki gibi garip bir başlık: Yağ Gibi Sıyrılın . Lakin yapılacak şeyi gayet güzel bir şekilde anlattığını düşünüyorum. Öncelikle, her insanın birbirinden farklı yapıda olduğunu dile getirerek başlayacağım. Dolayısı ile “şunu yapın” tarzında genelleştirilmiş, genelde işe yaramayan “taktik”lerden ziyade kendinizin özelleştireceği, işin mantığına dayalı öğretiler uygulayacağım. En azından bu seride, takipçi kesimin bir şeylerin farkına varmasını istiyorum. O yüzden de işin özünü anlatacağım, gerekli süslemeleri siz yapacaksınız. En azından temennim bu yönde. Hadi başlayalım.

İnsanlar farklıdır. Dolayısıyla diyaloglar da farklıdır. Belki insanları, belli tiplere kategorize etmeye çalışabilirsiniz. Nihayetinde, bu çabanın, çok da başarılı olmayan bir indirgemeden ileri gidemeyeceğini söylemeliyim. Yine de insanoğlunun böyle bir huyu var, belki de varoluşumuzun yetersizliğinden insanları kategorize etme ihtiyacı duyuyoruz, böylesi daha kolayımıza geliyordur. Nedeni ne olursa olsun,  aslında insanları ezberlemeye çalıştığınız bu sağlıksız düşünce biçimi sizi kapsayıcılıktan uzaklaştıracak. Zorlama bir manipülatörden öteye gitmenizi engelleyecektir. İnsanları ezberlemeyin. Kapsayıcılığınızı arttıralım, eski Doğu felsefelerindeki gibi “Kaba göre şekil alın.”

Birinci Aşama: Kaba Göre Şekil Alın

Kaba göre şekil almak”, olayın birinci aşaması. Bir de ikinci aşama var, ona birazdan geleceğim. Bu birinci aşamaya siz;  “adamına göre muamele”, “nabza göre şerbet” vs. de diyebilirsiniz. Hepsi aynı kapıya çıkıyor. Şimdi, durum ne olursa olsun olaya temkinli bir şekilde yaklaşıyoruz ve karşımızdakinin ruh halini, mod durumunu biraz yokluyoruz. Dikkat edin, tipinden ya da giyinişinden vb. “bu adam agresif”, “bu kadın kırılgan” tarzı herhangi bir çıkarımı, elimizden geldiğince yapmıyoruz. Neden? Çünkü, aslen agresif bir adam, an gelir, size iyi yaklaşır. Tam tersi de olur. Örnekler bu şekilde bolca çeşitlendirilebilir. O yüzden çok ezbere yaklaşmayın diyorum zaten. Her neyse, devam edelim.

Temkinli, ihtiyatlı yaklaşıyoruz karşımızdakine. Konuşmaya devam ediyoruz, sinerjiyi veya samimiyeti yakalıyoruz. Bu kişi yeni tanıştığınız biridir ya da eski bir arkadaşınızdır, fark etmez. İnsanlık hali, bir şekilde ufak bir tartışmaya girdiniz. Sonucu nereye gidecek bilinmez, ama tadınızın kaçma ihtimali var. Kısacası, sizin bu muhabbeti kontrol etmeniz gerekiyor. Muhabbeti kontrol edin derken, “alfalık”tan falan bahsetmiyorum hiç. O işler çok karışık ve herkes kafasına göre saçma sapan anlıyor. Alfalık muhabbetine sonradan değineceğim. Sadece muhabbete yön vermeniz gerektiğini düşünün. Bu durumda, ne yapmalı?

Konuyu değiştirmek işe yaramayacaktır, sadece kaçınılmaz olanı biraz erteleyecektir. Tartışma, başka bir konuda, sonraki bir anda tekrar nüksedecektir. Yani, bu mantıklı bir çözüm değil. Keza, belli ki çözülmesi gereken bir problem (bir duvar) var. Aklınıza başka yapılacak şeyler de gelebilir, tek tek hepsine değinmeyeceğim. En sağlıksı ve bence en mantıklısı, konudan kaçmanın aksine konunun üstüne gitmek. Şöyle ki karşınızdaki insanın fikirlerini açıklamasına izin verin ve onu sonuna kadar sakin bir şekilde dinleyin. Gerçekten ilginizi çekercesine ve onun düşüncelerine önem verircesine. Aslında yapılması gereken, direkt bu şekilde hissederek hareket etmektir. Ama illa “Rol yapıcam ben, herkesin düşüncesine saygı gösteremeyebilirim.” derseniz, tamam rol yapın. Yapacak bir şey yok. Onun konuşması bittiğinde bu düşüncelerinin detayları hakkında sorular sorun. Kısacası, bu düşüncesinin altındaki tüm verileri öğrenmeye çalışın. Yapabilirseniz cold reading yapın, olabildiğince tutarlı bir şekilde tabii. Bir insan bir kere, düşüncelerini rahat bir şekilde, yargılanma korkusunu olmadan açabilirse, size karşı olan duvarları yıkılmasa bile kırılganlaşacaktır. Sonrasında, işte olayın ikinci aşaması: Sizin sıranız!

İkinci Aşama: Yağ Gibi Sıyrılın

Duvarlara biraz daha oynayacaksınız. Bundan sonra, bu düşüncelerin mantıklı olduğuyla ilgili ona hak verin, ona saygı gösterin. Karşınızda olan duvarlar artık ha gitti ha gidecek duruma gelir. Ayrıca, onu sonuna kadar dinleyip, onun şahsına saygı da gösterdiğiniz için, içgüdüsel bir şekilde size borçlu hissedecek ve sizin fikirlerinize daha yapıcı yaklaşacaktır. İnsan doğası… Bilinçaltımız böyle çalışıyor. Artık, o anlık, muhabbetin tamamen sizin kontrolünüze geçmesi gerek. Aynı konudaki kendi düşüncelerinizi ona aktarın. Uygun kelimelerle ve biraz pozitif enerjiyle, şansınızın yaver gitmemesi çok düşük bir ihtimal. Bu anda, hem size içgüdüsel bir şekilde borçlu olduğundan hem de kendi diyeceklerini zaten bir kere söylemiş olduğundan, sizin fikirlerinizi içsel olarak kabul etme eğiliminde olacaktır. Fikirlerinizi karşıya kanalize edin. Böylece, fikirlerinizi hem benimsetebilirsiniz hem de sıkıntılı bir konuşmayı tatlılıkla çözmüş olacaksınız.

Yine de bazı istisnaları olabilir tabii, her şeyde olduğu gibi. Adam, “dediğim dedik”tir belki. Belki kötü bir gün geçiriyordur. Belki konu, karşınızdaki için hassas bir konudur. Veya bu tarz yaklaşımları yemeyecek kadar zeki ve bilgilidir. Böyle bir şeyle karşılaşırsanız da “Bu durum bir tercih meselesi, sen böyle düşünüyorsun ama ben böyle olduğuna inanıyorum. Tabii seninki sana daha doğru gelebilir ama benim doğrum bu.” tarzında anlayışlı ve yapıcı bir tutum takınırsanız, bu iş tatlı bir şekilde hallolacaktır. Bugüne kadar, bu konuda kesinlikle bir istisna yaşamadım. Açıkçası, yaşayacağıma da pek düşünmüyorum.

Özetle, karşımızdakini bir kalıba oturtmaktan kaçınıyoruz. Sonra, tartışma baş gösteriyor, onu dinliyorsunuz. Baya baya dinliyorsunuz, onu haklı buluyor ve onun şahsına saygı gösteriyorsunuz. Sonrasında, kanalize etmek istediğiniz (aynı konudaki) fikri mantıklı ve tutarlı bir şekilde anlatıyorsunuz. Zaten sizinle iş birliği yapmaya eğilimli olan bu haldeki karşınızdaki, fikirlerinize saygı gösteriyor ve ufak ufak benimsiyor. Böylelikle sorun size teğet geçiyor. İstikrarlı bir şekilde, karşıdakinin anlık olarak üstüne çıkıyorsunuz, suyun üstüne çıkan yağ misali ” Yağ gibi sıyrılın “. Sonrası da sizde artık. Bu fikri pekiştirip, başka bir yere mi çekersiniz. Yok efendim, başka bir şey mi yaparsınız, o sizin bileceğiniz iş. Ama en kötü, tat kaçırabilitesi olan bir tartışmayı bertaraf edersiniz. Manipülasyon sanattır arkadaşlar, bunu aklınızdan çıkarmayın.

Bugünlük bu kadar. Daha fazlası için, lütfen takipte kalın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir