Psikolojik Manipülasyon

Sahte Bir Kahraman Yaratın

Sevilme ihtiyacı insanın en büyük ihtiyaçlarından bir tanesidir. Bu ilkel bir duygudur. Bebeklerin ağlayarak ilgi beklemesi, kızların kıskandıklarında soğuk davranması vb. hepsi ilgi beklentilerine birer örnektir. Ve kural basittir: Sevilen insansanız ilgi görürsünüz. Çoğu birey dışlanmaktan, kaba bir insan olarak tanınmaktan korkar. Çünkü ilkel duygularımız, “sürüden ayrılanı kurt kapar” mantığıyla çalışmaktadır. Şimdi gelin, insanın dışlanma korkusunu kullanarak onu nasıl manipüle edeceğimiz kısmına.

İş yerinde bir arkadaşınıza önemli bir işi hallettirmeniz gerekiyor. Çünkü çok yoğunsunuz ve o konuda da bilgili değilsiniz. Arkadaşınızın adı Burak olsun. Ona gidip “Burak X projesinde yardıma ihtiyacım var, benim için halledebilir misin?” deyin. Emin olun size o projenin çok uğraştırıcı olduğunu ve işlerinin yoğun olduğunu söyleyecektir. Peki, onun sevilme ihtiyacını ve dışlanma korkusunu kullanarak onu bu işi yapması için nasıl manipüle edersiniz? İşte formül!

Olayın başına dönüp “Burak çok mutluyum. Çok önemli bir işim vardı, neyse ki Ali bu problemi çözdü ve rahatladım. Hadi gel sana bir kahve ısmarlayayım…” dediğinizi düşünün. (Kısa Bilgi: Dünyanın en büyük emlak firmasında yapılan bir araştırmaya göre, gelen ziyaretçilere sadece çay ısmarlamak bile onların size mahcup pozisyona düşmesini sağlayarak evi alma potansiyelleriini fazlasıyla arttırdığı gözlemlenmiştir. Benzer bir örneğe ise şuradan ulaşabilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=Roll1vBt0bY ). Kahveyi içerken “Neyse ki Ali var. O da olmasaydı; senin bu konudaki projelerini beğeniyorum, gayet hızlısın, sen yardımcı olurdun değil mi?” diye konuşmanızı devam ettirirsiniz. O an Burak orada düşünür; yapılması gereken herhangi bir iş yoktur ve mükemmel ego okşamalarından ve ısmarlanan kahveden sonra “Evet, yardımcı olurdum.” diyecektir.

kahve

Gerçek Kahraman Devreye Giriyor.

Bir kaç gün sonra Burak’ın yanına gidersiniz. “Burak, Ali beni yarı yolda bıraktı. Bir insan nasıl bu kadar güvenilmez olabilir anlamıyorum, bir daha onunla kesinlikle görüşmeyeceğim. Böyle güvenilmez insanlardan nefret ediyorum. Neyse ki aklıma sen geldin, bana yardımcı olabilir misin? Kahve içerken yardımcı olabileceğini ve senin için basit bir iş olduğunu söylemiştin, değil mi?” Buradaki cümleyi, onun karşılık vermesine fırsat bırakmadan, tek bir parçada söylemeniz önemli. Gelin, cümleyi inceleyelim. “Burak, Ali beni yarı yolda bıraktı. Bir insan nasıl bu kadar güvenilmez olabilir anlamıyorum, bir daha onunla kesinlikle görüşmeyeceğim. Böyle güvenilmez insanlardan nefret ediyorum.” demiştiniz. Burada size yardımcı olmayan ve sözünde durmayan insanların güvenilmez ve nefret edilesi olduğunu düşündüğünüzü ima ediyorsunuz. “Neyse ki aklıma sen geldin, bana yardımcı olabilir misin?” Burası araya kaynamış asıl cümle. Çünkü bir sonraki cümlede ona soracağımız soruya “evet” dediğinde onu, aslında bu cümleye (asıl cümle) “evet” dediğine yönlendirmiş olacağız. “Kahve içerken yardımcı olabileceğini ve senin için basit bir iş olduğunu söylemiştin değil mi?” İşte bu cümleye “evet” dediğinde, bir önceki cümlede istediğiniz isteği yapmayı da dolaylı yoldan kabul etmiş oluyor. Kısacası size yardım etmek durumunda kalıyor. Nihayetinde, ise size kendisinin güvenilir bir kişi olduğunu kanıtlamış oluyor, kendince. Olayın temel mantığı da buradan geliyor. Başarılar.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir